5 Temmuz 2013 Cuma

Anlatabilsem şimdi !Oluruna Bırak ...

Şuan ki duygularımı nasıl anlatsam gerçekten bilemiyorum.Hayat süprizlerle doludur derler ya , aynen öyle .Siz başka şeylerle meşkul iken ,hiç beklemeden yaşadıklarınızdır hayat .Bu gece onu bir kere daha test etmiş oldum. Yıllarca emek verdiğim gecelerimi gündüz saydığım yazılarım NOTLAR bölümünden uçup gitmişler :( İşin tuhafı hangi ara olmuş bütün bunlar ... Akıllı kadınım vesselam , iyiki de yedeklemişim ! Elimden kaybolmadılar ...Zaten onlar benim içimdeler , yüreğimde , yüreğimin derinliklerinde ... Ve bir arkadaşımın bana dediği gibi : Rüzgara tut şimdi narin gövdeni,aman demek için, kırılan bir kaleme ağlamak için henüz çok erken... 17 Aralık 2009 - 23:03
Anlatabilsem şimdi...
Belki de daha sonra ...
yada asla...
Her zaman ki gibi...
" asla " da kalmasam...
Kafamda ki düşünceleri
Evet ...
Parmaklayıp kusar gibi
K u s a b i l s e m...
B o ğ u l m a s a m...
Ya da boğmasan artık!
Dünya sende sussan...
Sessiz sinema oynasak...
Ben köşeye geçsem
O t u r s a m....
Sen bana tacımı sunsan...
Kalbim ayaklarında kalmasa
Beynimin krampı olmasan
Ya da "hiç" olmasan artık!
Basit bir cümle olsa her şey
Ben söylemeden
Kaybolsan...
Kaybolsam...
Kaybolsak...
Karanlıkta...
 h@ceRdonmez_kl@vye.2009.Aralık

KUŞLAR BULUTLARA BAKARSA


" yalın ayak bana koşarken,düştü ceplerinden bulutların mavisi "
sahi bulutlar hala geçiyor mu gözlerinden merak ediyorum....


Öyle ki gökten zembille harfler düşüyor bu gün ;

Yaşıyorum , yaşadıkça beynim de ağırlaşan bir bavulla .
Bazı şeyler yolunda aslında .
Mesela ,yeşil erikler yavaştan kızarmaya başladı ,
Kirazlarsa sallanmaya başlayacak dallarda ...
Yine de bir tür rahatlık gelmiyor bana .
Harfler kuşlar yemesin diye başlarını eğmişler sayfalara
Kısa boylu anka kuşu " söz uçar yazı kalır " demiş .
Ben payıma düşeni yapmışım :
Tahtadan tek bir " Y " harfi için
Ufak ufak dönüyorum kendi etrafımda
Kuşları hedef almamak için .


7 Temmuz 2012 Cumartesi

DUYURU

BENDEN BAŞKA İKİNCİ , ÜÇÜNCÜ ... HER NE KADARSANIZ İŞTE DUYURULUR : - Buraya o kişilerin isimlerini de yazardım , ancak gerek görmüyorum , muhatap olmak istemiyorum - Zamanın da birlikte yazdığımız yazılar olmuştur .- Dikkatinizi çekerim bu tür yorumları tek ben yapmıyorum , tek benimle dönmüyor bu düzen - Ancak hiçbir kişiyle ortaklığım , hiç bir kişiye seni ÜNLÜ YAPARIM :)) yaparım gibi söz vermişliğim YOKTUR . Bu ortamda hoşgörülük , yardımseverlik , gönül alma , hatır bilme , mütevazilin olmadığını biliyorum . Kişisel rekabetin , kıskançlığın kol gezdiğinin farkına varanlardanım . Çok önceleri fark ettim bu durumu ama içimde hep bir umut biriktirdim ... Ne yazık ki olmuyor . Şu aşamada bunun farkında olmak ve kendi dünyamda bunların önlemini almak benim için önemli bir çabadır .- Bende de hata yok demiyorum yazar , şair sıfatında olmayan insanlarla yazılar hakkında yorumlaşırsan , adam kendini bulunmaz hint kumaşı sanar , seni öyle böyle sağda solda herkeze anlatır . Fazla uzatmaya gerek yok ... Hiçbir kimseyle yazdığım yazılarım hakkımda ortaklığım yoktur. Artık yazdığım yazıları basılacak olan kitabımdan okursunuz . Saygılarımla ...






Hayat Benim Elimde by Zeynep Dizdar on Grooveshark

17 Ağustos 2009 Pazartesi

mor bir serüven


Mor, asaleti ,lüks hayatı, zenginliği ve zarafeti simgeleyen bir renkmiş. Aynı zamanda da romantizmin, duygusallığın ve tutkunun rengi.Dün öğleden sonra bu renkle başladı serüvenim.
Yeğenimin, Allah bağışlasın ,iki tane oğlunun sünnet törenlerine gitmek üzere hazırlanıyorduk. Oğlanları giydirdim,eşimde hazırlandı, derken giymeyi planladığım gri renkli kıyafetimi giydim.Neyse, eşim demez mi ? “ rahat mısın bu kıyafetle ?” Her halde kendisine uymamı bekliyor dedim ,içimden ve biraz daha spor olsun ve onun mor renkli tişörtüne uysun diye mor gömleğimi giydim !!! Böylece başladı benim mor ve tonları ile serüvenim…Bana ne verilse ,neye elimi uzatsam mor ve tonları…Göz farından tutun da , düğünde verilen pullar,çember, çakmak,simler,balonlar … Terlikler , abarttım sanacaksınız gece yatma pijamalarım bile mordu Ve yeğenlerimin çantama koydukları , lavanta torbacıkları...Ve lavanta tohumları…
Bu işte bir hikmet var dedim kendimce …Aklımda şu şarkı :
akşam oldu penceremde
yorgun rüzgar esiyor geçiyor
renkler suskun
bir masum mor menekşe ağlıyor mu ne ?
gölgelerin kollarında
hatıralar halka halka
ben ona tutsak
nerde nerde en son çizgi nerde ?
nerde nerde çarem nerde!!!
….imgelemden imgeleme akan sözlere sahip bu şarkı ,benim vakur zeka düzeyim ile , imgelemleri çözmeye çalışıyorum … Mesela ;akşam oldu penceremde ,yorgun rüzgar esiyor geçiyor renkler suskun bölümünde ,akşamın olmasından ötürü,rüzgarın yorgun olduğunu anlıyorum.Rüzgarda bir insan hep es, hep es nereye kadar ? Lakin renklerin susması hayra alamet değil .Maazallah deprem sessizliği…
Devam edeyim;Bir masum mor menekşe ağlıyor mu ne ?
Hani renkler suskundu? diye sormak istiyorum Nilüfer ‘ e mor bir menekşenin ağladığı nasıl anlaşılır !?
gölgelerin kollarında hatıralar halka halka ben ona tutsak …
Burada naçizane beynimle algıladığım tutsaklık , hatıralara sanıyorum, ne olduğunu düşünüyorum :
Bozüyük ‘ e küçükken gelişlerimi hatırlıyorum, akrabalarıma bakıyorum…Kimisini biliyorum ama çıkartamıyorum, kim di ? Yakınlık derecemiz neydi ? Çocukken onunla oynamıştım, “o işte o !!! “ biliyorum ,ama adını çıkartamıyorum Sonra Selman , ya o , o da beni tanıyamamış … Sonra bakıyorum Kadir dayı , saçları bembeyaz olmuş , ya yeni nesil … onlara ne demeli ? Gerçekten var ya söyleyecek söz bulamıyorum…
nerde nerde en son çizgi nerde
nerde nerde çarem nerde ?
Burada zaten infilak ettim…Çoktan, şarkıyı bırakıp, kuzenim Kenan ile pistte kurtlarımızı dökerken buldum kendimi ...Ne oynamak , ne oynamak uzun yıllardır oynamamıştım yaaa … Kuzen , sen de harika oynuyorsun!!! …Biraz da sana ayak uydurmak için dağıttım sanırım benJ Şimdi gelelim biz ,M O R rengine … Evime döner dönmez , bu renk hakkında araştırmalara kalktım üşenmedim anlayacağınız …İki gündür üç – dört saatlik uyku ile …
Bu rengin, psikolojik ,sağlık, aşk, tarz , eşya etkileri …kısaca hayatımız üzerinde ki etkilerini araştırdım…
Ve sizinle şu yazıyı paylaşmakta yarar görüyorum : “ Prof.Dr.Ahmet Maranki renklerin etkisinin insan yaşamında çok önem taşıdığını açıkladı.Evrende var olan her şeyin bir rengi vardır.Denizin mavisi,güneşin türlü sarı ve kızıl tonları insanın görüp algılayabildiği renkler.Algılayabildiği diyorum,çünkü insan;sıfırla sonsuz sayı arasındaki renk skalasından ancak kırmızı ve mor arasındaki renkleri görür.Renkler,insan hayatını ve duygularını önemli derecede etkiler.Hatta çeşitli hastalıkları tedavi edici bir yöntem olarak da eski çağlardan beri kullanılır.Tıbbın babası olan Yunan Hekim Hipokrat "Yaratılış Doktrini" adlı eserinde;bir hastaya teşhis konulurken,onun saçının ve teninin rengine,gözlerine,kulak yapısına ve hatta idrarındaki renk farklılıklarına bakarak,olabilecek hastalıklardan haber vermiştir.Yine tıbbın otoritesi İbni Sina ,"Tıbbın Esasları " eserinde;mavi rengin teskin edici olup kan dolaşımını yavaşlattığını,kırmızı rengin ise cinsellik ve üremeyi arttırıp dolaşımı hızlandırdığını belirtmiştir.Günümüzde yapılan bilimsel araştırmalar da göstermiştir ki;renkler merkezi sinir sistemine,olumlu ya da olumsuz duygu uyandıran enerji yaymaktadırlar.” – gazete yazısı-
İlkel Zamanlar da insanlar ,doğa da ender bulunan bu rengi elde etmek için , bazı deniz kabuklarını kullanarak , oldukça zor çalışmalar yapmışlar ve mor rengi elde etmişler... Bazı insanlar da mor rengi, gösterişli havasından dolayı dekorasyon da kullanmayı sevmiş. Bazı insanlar da moru suni bir renk olarak algılamış. Hatta nevrotik duyguları açığa çıkardığı ve bilinç altında insanları korkuttuğu da tespit edilmiş.Birçok intihar vakasında bu tür insanların eşyalarının mor olduğunu söylemeden de geçmeyelim. Yani tam oturma odanızı mor aksesuarlarla bezemeden önce bir düşünmenizde fayda var!.1998 yılında Ataköy’de çatıdan atlayarak intihar eden çocuğun şizofren olduğu öğrenilmiş. İntihar resminde, yerdeki ajandadan, bir kenara savrulmuş çakmağa kadar her şey mor... Çocuğun tırnakları dahi mora boyanmış. İntihar edenlerin çoğunun da beğendiği bir renk olduğu yapılan araştırmalar sonucunda saptanmış. En sevdiğiniz renk mor ise, kişiliğinizin temelinde ruhsallık yer alıyor demek imiş. Gizemli olaylar ilgi alanınıza giriyor demek… Matem ve hüzün kadar, sakinleştirici ve yatıştırıcıdır da MOR ; Meditasyon gibi ruhsal faaliyetlerde olumlu etkiler meydana getirirken,sihir ve büyü arayan renk olarak ta karşınıza çıkacağı olasılığı oldukça fazla …Ergenlik öncesi çocukların da genel olarak tercih ettiği renkte Mormuş. Kendine güven ve özgürlük duygularını harekete geçiren,yaratıcı ve ruhsal özellikler taşıdığından da ilahi bir renk… Ve sanatın rengi…
Eğer renklerin arasında bir asalet sıralaması yapılsaydı, mor ve tonları kesinlikle en üst noktada olurmuş… Mor, bilgeliği, sempatiyi, onuru ve asaleti simgelerken ;eski çağlardan beri de ihtişam ve lüksün son basamağı olarak düşünülmüş. Tarih kitaplarının anlattığına göre, yüksek sınıflar, saray mensupları ve kraliyet aileleri illa mor giyerlermiş. Aşk rengi mor olanların ise ; asilliği ve fazileti ön plana çıkaran, hayal dünyası zengin, sanata düşkün bir yapıları varmış Mor rengi sevenler aşkta ruh ikizlerini ararlarmış…
Yine kendime bir şeyler çıkartmaya çalıştım yaaa…Kendimce işte …
Bu arada yorumlar da bildiğim bir hikayeyi yazacağım ….Okumanızı tavsiye ederim… Kendimce…

15 Ağustos 2009 Cumartesi

martılar ne renkti ???

Martılar ne renkti?
Rüzgârla dans ederken
Gözlerimin dalıp gittiği noktada
Benden kopup giderken…
Ne varsa sana aitDurmuş bekliyordum

Deniz ne renkti ?
Ya gökyüzü…
Martıların kanatlarıyla ,
Gözlerinin hayaline sarılmak isterken

Kabaran dalgalar kadar hırçındı yüreğim
Kayıp giderken avuçlarımdan
Senin varlığın,

Özleminle biraz daha büyürken
Bense gömülüyordum biraz daha
O anda martılara takılıyor, gözlerim
Denizin rengi ,gökyüzü

Benimse halsizliğim
Birbirine karışıyorduMartlılar m a v i
Martılar m a v i bugün

Onlarla uçacak halim bile yok bugün
Yorgunum …

Çünkü senden kalan bir şeyler var bende
Yılların kederi ...

Rüyalarımın gizemi
Özlemeyi unuttum,sen bana umuttun,
Gölgesinde uyuduğum beyaz bir buluttun.

h@CeR dönmez Heeey Martılar !!!

Çok Kişisel Not ;Çok sevdiğim birine yazar gibi yazdım bu şiiri.Evet çok sevdiğim birine Hani olur ya yazdığın son mektubu postaya verip buralardan giden kadına saygısızlık etmemek, onu incitmemek için yazdım Nerededir, ne yapar hiç bilmiyorum. Ama yaşadığından eminim. Onunla öylesine iç içe yaşadık ki bir zamanlar. Bazen papatya kokan saçlarının kokusunu duyuyorum. Ve eğer ben ölmemişsem diyorum, o da ölmemiştir. Ve hâlâ direnmek gerektiğini düşünüyordur. Başka adlarla başka yazılar söylensin, mutlaka söylensin, diyordur. Yazı/yazılar şiirler, öyküler, masallar, hkayeler...hiç bitmesin...kalem tükenmesin ..İşte bunun için yazdım...O yazmamı isterdi...Arada yine yazabilir miyim !!?
resim: ahrazca.com.(paylaşımına teşekkür ederim Asil Bey)

13 Ağustos 2009 Perşembe

kimin söze ihtiyacı var ki...


Kimin söze ihtiyacı varki yaşamını anlatması için...Anlatabileceği birşeyler yoksa zaten o bir kim bile olamamıştır.Herbirimiz özgür bireyler olarak kendi yaşamlarımızı elimizde barındırdığımız ölçüde yaşayacağız.İşte bu noktada da kişi kendi benliğinin farkına varacaktır.Elimizde barındırdığımız yaşanımlar,sessiz bir çölün sistematiğini bozar.Tıpkı dirginliğinin bozulmasına sebebiyet veren kum fırtınaları gibi .eğer bunun başarısız bir ayaklanma olduğunu düşünüyorsanız , sizler anlam taşımayan bir sözcük gibi hayatın içerisinde sıradan bir toz parçası olup o rüzgar senin bu rüzgar benim önlerine katılır durursunuz....Buna karşılık tek eylem ise , sözünüzü kaybetmeyinBir kelime vardır ki o söylenmemiş en güzel tasavvuru içerir, yaşamınız için.İşte onunla karşılaştığınızda yaşamınız devinimsel bir izdüşüm ile değişime ayak diremeyecektir.Ve onun zihninizde canlandırdıkları ile kendi yaşamınızın boyası, fırçası,noktası,ezgisi , yüklemi ve dahası olacaksınız. Bunun için ise sadece yapmanız gereken tek olgu, yaşamınıza yön veren etmenleri göz önüne alarak ; söyleyebileceklerinizi düşünceleriniz ile ifade edin en azından.Korkaklık a-sosyal klinikleri doğurur sadece.Doktorlar eleştiri getirir size.Güzellikgetiremez, getirmez.Eleştiri bu açıdan yararsızdır., her kişi için güzellik öznel olarak ve en küçük bir genellik izi taşımaksızın vardır insanın ruhunda. Tıpkı sözünde , gözünde, yüreğinde ve yaşamında olduğu gibi...Bu yüzden kimin söze ihtiyacı var ki yaşamını anlatması için....

Sevgiyle Kalın...Hayata Gülen Gözlerle Bakın...

ilginizi çekebilir

Blog Widget by LinkWithin